Sonradan gelen devlet devlet değildir atasözünün anlamı;
“Atasözleri” genellikle halk arasında yaygın kullanılan ve toplumsal deneyimi içeren özlü sözlerdir. Bu sözler, birçok bilgeliği içinde barındırır ve genellikle nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Bunların arasında “Sonradan gelen devlet devlet değildir” atasözü de oldukça bilinen ve derin anlamlar içeren bir sözdür.
Bu atasözü, bir kişinin ya da bir kurumun -bunu devlet de dahil edebiliriz- sonradan ortaya çıkıp hızlı bir şekilde yükselmesinin, o kişi veya kurumun gerçek devlet kimliğini yansıtmadığı düşüncesini ifade eder. Evrensel bir gerçeklikten hareketle, kökleri sağlam ve geçmişi olan bir devletin karşısında, hızlı bir şekilde yükselen ve sonradan ortaya çıkan bir devletin benzer statüye sahip olamayacağı savunulur.
Bu atasözü, devlet kurumunun özelliklerini kısaca ele alarak açıklanabilir. Devlet, köklü bir geçmişi olan ve tarih boyunca belli bir düzene bağlı olarak var olmuş bir yapıdır. Devlet; yasalar, kurumlar, anayasalar, değerler ve toplumsal düzen ile şekillenen bir olgudur. Yüzyıllar boyunca inşa edilmiş olan bir devlet, yerleşik bir düzene, geçmişe ve toplumun beklentilerine sahiptir.
Öte yandan, sonradan gelen devletler, mevcut düzene uyum sağlama ve köklü bir geçmişe sahip olma konusunda zorluklar yaşarlar. Bu tür devletler, kısa bir süre içinde ortaya çıkıp hızlı bir şekilde yükseldikleri için, çoğunlukla mevcut düzenden uzak ve yeterli bir temele dayanmazlar. Bu durum, içinde bulunduğumuz çağda, çeşitli tarihlerde ortaya çıkan yönetimlerde de görülebilir.
Sonradan gelen devletlere yöneltilen eleştiri, genellikle saygınlık ve güvenilirlik eksikliği üzerine odaklanır. Tarih boyunca, bu tür devletlerin geçmişi olan devletlerle eşit statüye sahip olamadığına dair örnekler görülmüştür. Bu nedenle, sonradan gelen devletlerin, güçlerini doğru bir şekilde temsil edemediği ve sadece geçici bir süreliğine varlıklarını sürdürebildikleri düşünülür.
Bu atasözünün amacı, köklü ve sağlam temeller üzerine oturmuş olan devletlerin, toplumsal düzende ön planda tutulması gerektiğini vurgulamaktır. İtibar, güvenilirlik ve saygınlık gibi kavramların zamanla inşa edildiği bir devlet, aynı başarıyı sonradan gelen bir devlet kadar hızlı bir şekilde elde edemez. Dolayısıyla, bu atasözü, sadece devletler için değil, insanların hayatında da köklü ve sağlam temeller üzerine kurulmuş değerlerin önemini anlatmak açısından da önemlidir.
Sonuç olarak, “Sonradan gelen devlet devlet değildir” atasözü, köklü ve tarihine dayanan devletlerin, saygınlık ve güvenilirlik açısından sonradan ortaya çıkanlardan üstün olduğunu vurgular. Bu atasözü, birçok alanda güncelliğini koruyan bir kavramdır ve insanlara, geçici olmanın değil, köklü ve sağlam temeller üzerine inşa edilmenin önemini hatırlatır.