Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz (bilinmez) atasözünün anlamı;
“Atasözleri” halk arasında dilden dile aktarılarak nesilden nesile geçen özlü sözlerdir ve genellikle bir toplumun deneyim ve gözlemlerine dayanmaktadır. Bu sözler, hayatın farklı alanlarında karşımıza çıkan durumları özetleyerek yol gösterici nitelik taşır.
“Bilinmez durumlarla karşılaşmak anlamında kullanılan “Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz” atasözü, toplumda yaşanan maddi ve manevi değerlerin birbiriyle ilişkilendirilerek değerlendirilmesini ifade eder. Bu atasözü, insanların sahip oldukları mal varlığına veya toplumdaki varlık seviyelerine bakarak, onların iç dünyaları ve inanç sistemleri hakkında kesin bir görüşe varılamayacağını anlatır.
Paranın, insanların düşünce yapısını ve inançlarını belirlemediği düşüncesi, aslında “iman” kelimesi ile maneviyatı temsil eden bir değer arasındaki bağı anlatmayı amaçlar. İman, insanın iç dünyasında, inanç, vicdan, ahlak gibi kavramlarla ilişkilendirilen bir kavramdır. İnsanların inançlarına, kişiliklerine ve karakterlerine bakılıp dışarıdan hüküm verilmesi yanlış olabilir.
Atasözü, insanların maddi değerlere sahip olmalarının, iç dünyalarında gerçek bir imana, inanca sahip oldukları anlamına gelmeyeceğini vurgular. İnsanların servetlerini veya maddi güçlerini kullanarak kendilerini dindar, vicdanlı veya ahlaklı biri olarak tanıtmaları, aslında iç dünyalarının ne kadar gerçek olduğunu göstermez. İç dünyadaki iman, insanın yaşam tarzı, davranışları, empati yeteneği ve dürüstlüğüyle ölçülür.
Bu atasözü aynı zamanda insanların motive edici veya yargılayıcı davranışlarına karşı bir uyarı niteliği taşır. Zenginlik veya maddi güçle övünen birinin gerçek anlamda imana sahip olup olmadığı belli olamaz, çünkü iman insanın iç dünyasındaki inançlardan, değerlerden ve manevi bağlantılardan oluşur.
Sonuç olarak, “Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz” atasözü, insanların dış dünyadaki görüntülerine bakarak onları yargılamamamız gerektiğini anlatır. İç dünyada gerçek bir imanın olup olmadığını anlamak, insanın karakterini, davranışlarını ve değerlerini gözlemlemekle mümkündür. Para veya zenginlik sahibi olan birinin gerçek anlamda imanlı olup olmadığı hakkında kesin bir yargıya varmanın mümkün olmadığına ve bu nedenle insanları iç dünyalarına daha fazla odaklanmamız gerektiğine işaret eder.