Öksüze acıyan çok ama ekmek veren yok atasözünün anlamı;
Bu atasözü, birine veya bir duruma acıyan veya üzülen insanların çoğunlukla yardıma gelmediği anlamını taşımaktadır. Öksüz, kaybettikleri anne veya babasıyla yalnız kalmış çocukları ifade ederken, ekmek veren ise bu çocuklara yardım edecek olan insanları temsil etmektedir.
Atasözü, diğer insanların acılarına ve sıkıntılarına karşı duyarlı olmaktan ziyade kendi çıkarlarını önemseyen bencil bir tutumu eleştirmektedir. Öksüz çocuk, yalnız ve yardıma muhtaç olduğu halde, etrafındaki insanlar tarafından ihmal edilmekte ve ilgisiz bırakılmaktadır. İnsanlar, onun durumuna acıyabilir, üzüntü duyabilir veya ona karşı duygusal bir yaklaşım sergileyebilirler. Ancak bu duygusal tepkiler genellikle sadece duygusal destek sunmanın ötesinde pratik bir yardıma dönüşmez.
Bu atasözü, toplumdaki insanların genellikle kendi işleriyle ve çıkarlarıyla meşgul olduklarını, başkalarının sıkıntılarına yardım etmekten kaçındıklarını ifade etmektedir. Kendi hayatı ve problemleriyle mücadele etmek, başkalarının sorunlarına zaman ve enerji ayırmaktan daha ön planda olabilmektedir. Bu nedenle, acı çeken kişilerin çoğu zaman yardıma muhtaç durumda oldukları hâlde, gerekli yardımı bulma konusunda zorluklar yaşayabilmektedir.
Bu atasözü, toplumda duyarlılık, empati ve dayanışmanın önemine vurgu yapmaktadır. Diğer insanların sıkıntılarına anlayışla ve önemseyerek yaklaşmak, yardım etmek ve destek olmak insanların birbirleriyle sağlıklı bir ilişki kurmasına yardımcı olur. Öksüzlük durumu sembolik olarak, herhangi bir kişinin acılarının ya da zorluklarının ne denli önemsizleştirildiğini gösterirken, yardım eli uzatanları ise değerli ve anlamlı kılmaktadır.
Sonuç olarak, “Öksüze acıyan çok ama ekmek veren yok” atasözü, insanların genellikle duygusal bir tepki vermekle yetinip, somut yardımda bulunmaktan kaçındıklarını ifade eden bir deyiştir. Bu atasözü, dayanışma ve yardımlaşmanın önemini vurgulamakta ve insanları başkalarının sıkıntılarına duyarlılıkla yaklaşmaya teşvik etmektedir.