Miri malı balık kılçığıdır yutulmaz atasözünün anlamı;
“Miri malı balık kılçığıdır yutulmaz” atasözü, miri malı olan yani devlete ait olan şeylerin, kılçık kadar önemsiz ve gereksiz olduğunu ifade etmektedir. Balık kılçığı yutulamayacak kadar küçük ve zararsız bir nesnedir. Bir insan için kılçık yutmak sadece geçici bir rahatsızlık yaratabilir, ciddi bir tehlike oluşturmaz. Dolayısıyla bu atasözü, bir kılçığı yutmanın yaratabileceği küçük sorunları, devlete ait mal ve imkanların da yaratabileceği sorunlarla kıyaslamaktadır.
Atasözündeki miri malı ifadesi, toplumun ortak malı olan ve devlete ait olan değerleri temsil etmektedir. Devletin sahip olduğu, kamuya ait olan değerler halkın refahı, güvenliği ve adaleti gibi temel unsurları içermektedir. Bunlar, mevcut sistemin işleyişi ve toplumun düzeni için oldukça önemlidir. Ancak atasözü, bu değerlerin küçük ve önemsiz şeylerle karşılaştırıldığında ikinci planda kalabileceğini ifade etmektedir.
Aslında, atasözü bir metafor olarak kullanılmaktadır. Balık kılçığı küçük olduğu için yutulamaz ve zararsızdır. Benzer şekilde, büyük resme bakıldığında devlete ait olan miri malın, genel çıkarlar göz önüne alındığında önemsiz olduğu vurgulanmaktadır. Yani devlete ait mal ve imkanlar, kişisel çıkarlar ve geçici kaygılarla karşılaştırıldığında gerçek değerini yitirebilir.
Bu atasözü aynı zamanda toplumsal sorumluluk ve adaletin önemine de vurgu yapmaktadır. Individualist düşüncelerle hareket etmek yerine, toplumun refahını gözetmek ve toplumsal çıkarları korumak gerekmektedir. Çünkü toplumun düzeni ve refahı, bireysel çıkarlardan daha önemlidir. Dolayısıyla miri mala sahip çıkmak, toplumun ortak sorumluluğudur ve bu sorumluluk küçük çıkarlar ve düşüncelerle göz ardı edilmemelidir.
Sonuç olarak, “Miri malı balık kılçığıdır yutulmaz” atasözü, devlete ait olan mal ve imkanların toplumsal refah ve düzen için önemli olduğunu vurgulamakta ve bireysel çıkarlarla karşılaştırıldığında önemsiz olduğunu ifade etmektedir. Miri malın korunması ve değerinin bilinmesi, toplumsal sorumluluğunun gereğidir. Toplumun refahı ve düzeni için, bireysel çıkarlar gözetilmemeli ve ortak değerlere sahip çıkılmalıdır.