Kırk yılda bir ölet olur eceli gelen ölür atasözünün anlamı;
Atasözleri, halk arasında nesilden nesile aktarılan, derin anlamlar taşıyan ve öğretici nitelikleri bulunan deyimlerdir. “Kırk yılda bir ölet olur eceli gelen ölür” atasözü de bu anlamıyla dikkat çeken ve düşündüren bir atasözü olarak karşımıza çıkar.
Bu atasözüne baktığımızda, ilk olarak “ölet” kelimesinin anlamına bakmak gerekmektedir. “Ölet”, karakoyun adı verilen bir tür kuzgun türüdür ve halk arasında ölüm karşısında bir haberci olarak kabul edilir. Yani, bu atasözünde kırk yılda bir ölüm haberini getiren bu kuş ile ecel (ölüm) arasında bir ilişki kurulur.
Atasözünde bahsi geçen “eceli gelen”, ölme zamanı gelmiş olan kişiyi ifade eder. Her insanın hayatta belirli bir ecel zamanı olduğuna inanılır ve bu atasözüyle de hayatın belirli bir düzeni olduğu ifade edilmeye çalışılır. İnsanlar için ölüm, kaçınılmaz ve beklenen bir gerçektir. Eğer eceli gelmişse, kimse onu durduramaz veya kaçamaz.
Atasözünün tam olarak anlamı, bir kişinin ölümünün zamanının geldiyse, nerede veya nasıl olursa olsun ölüme karşı koyamayacağıdır. Hayatın düzeni gereği, insanlar belirli bir süreye sahip olup, o süre boyunca yaşarlar. Bu sürenin sonunda ecel gelir ve insanın yaşama süresi sona erer.
Bu atasözü, insanlara ölümün insanların kontrolünde olmadığını hatırlatır ve insanların hayatta iken sağlıklarını, sevdiklerini, hayırlı işleri yapmayı düşünmeleri gerektiğini vurgular. Her an ölümün beklenmesi gerektiği düşüncesi, insanların gündelik hayatta sık sık hatırlaması gereken bir gerçektir ve bu atasözü ile bu gerçek bir kez daha hatırlanır.
Sonuç olarak, “Kırk yılda bir ölet olur eceli gelen ölür” atasözü, hayatın düzeni ve ölüm gerçeği üzerine bir derinliği olan bir atasözüdür. Ölüm, insanların kontrolünde olmayan bir gerçektir ve eceli gelen herkes bir şekilde ölümle karşılaşır. Bu nedenle, insanlar hayatta iken değerli şeyleri yapmayı ve yaşamın farkında olmayı hedeflemelidirler.