Dağdaki kekliğin bini bir paraya atasözünün anlamı;
“Dağdaki kekliğin bini bir paraya” atasözü, bir şeyin değerinin ya da öneminin o şeyin mevcudiyeti ya da bulunabilirliği durumunda daha çok hissedildiğini ifade eder. Keşiş Asiktar Han, Divan-ı Hikem adlı eserinde bu atasözünü şu şekilde ifade etmiştir: “Keklik, dağda veya vadide tek başına sessizce yaşarken ona bir değer biçilemez. Ancak when göğüs tan gerçek bir cahilin-aptalın eline geçtiği zaman kekliğin asıl değeri anlaşılır. İnsanlar kekliği değerli bir nesne olarak görürler ve değer kazandırırlar. İnsanlar genellikle nadir ve sınırlı olan şeyleri daha önemli ve değerli görme eğilimindedirler.”
Bu atasözü genellikle değerli olan bir şeyin o şeyin elde edilebilirliği sınırlı olduğunda daha çok beğenildiği, arzu edildiği ve dolayısıyla da verilen değerin daha yüksek olduğu durumları ifade eder. Bu durum özellikle nadir bulunan ya da üretimi çok zor olan şeyler için geçerlidir. Örneğin, bir eşyanın ya da bir ürünün piyasada ender bulunması durumunda ona olan talep artar ve dolayısıyla fiyatı da yükselir. Eğer o şey sıradan ve kolayca bulunabilen bir şey olsaydı, talep azalır ve fiyatı da düşerdi. Bu nedenle, değerli olan şeyin bulunabilirliği azaldığı zaman, o şey daha çok değer kazanır.
Atasözü genellikle ekonomik değeri yüksek olan eşyalarda kullanılan bir deyimdir. Ancak sadece ekonomik değil, aynı zamanda insan ilişkilerinde de kullanılan bir atasözüdür. Mesela, bir insanın sevgi ve ilgisinin nadir olduğunu düşünelim. Bu durumda, o insanın sevgisi daha çok aranan bir şey haline gelir ve değeri artar. İnsanlar genellikle çoğu zaman emek harcamadan ya da fazladan çaba sarf etmeden elde edebilecekleri şeylere pek önem vermezler, ancak bir şeyi sınırlı bir zaman, emek veya para harcayarak elde etmek daha değerli görülür. Bu nedenle, bu atasözü bir şeyin değerinin sınırlı sayıda ve nadir görülen bir şey olduğunda daha iyi anlaşıldığını ifade eder.