Acele giden ecele gider atasözünün anlamı;
“Acele giden ecele gider” atasözü, işlerin ya da herhangi bir faaliyetin acele edilerek yapılmasının sonucunda kötü sonuçlar doğabileceğini ifade eden bir deyimdir. Bu deyimi bir hikaye üzerinden anlatmak gerekirse şöyle bir örnek verebiliriz:
Bir gün Kaan, uzun zamandır merak ettiği doğayla iç içe bir gün geçirmek için dağlara doğru yola çıktı. Ormanda yürüyüş yaparken karşılaştığı bir grup turist, ona bir yarışma düzenledi. Yarışma şöyleydi: “Dağın tepesine kadar en hızlı şekilde ulaşan kişi ödülü kazanacak.”
Kaan, içindeki rekabet duygusuyla ve ödülü almaya olan isteğiyle birlikte hemen yola koyuldu. Aceleyle yürümeye başladı ve diğerlerinden önce zirveye ulaşmayı hedefledi. Yolda birçok güzel manzara görmesine rağmen, hepsini geçiştirip geçmek zorunda kaldı. Gözleri yalnızca bitiş noktasında olan Kaan, geçmişte yaptığı hataları tekrar etti.
Ancak, hızlı bir şekilde yürümek, dağın zirvesine ulaşmasını sağladı. Oldukça yorgun ve terli bir şekilde hedefine ulaşan Kaan, ödülünü aldı ancak hayal kırıklığına uğradı. Zira, dağın tepesinde olduğu için manzaranın tadını çıkarmaya, doğayla bağ kurmaya veya deneyimlerini paylaşacak insanlarla sohbet etmeye vakti olmamıştı.
Oysaki diğer turistler, yavaşça yürüyüp manzaranın keyfini çıkarırken, doğayla iç içe huzurlu bir zaman geçirmişlerdi. Onlar, acele etmeyerek yavaşça yürümenin, önemli olanın bitiş noktasına ulaşmak değil, yolculuğun tadını çıkarmak olduğunu anlamışlardı.
Bu hikaye, “Acele giden ecele gider” atasözünü örneklemektedir. Acele etmek, çoğu zaman hatalara ve sorunlara neden olur. İnsanların hayatta edindiği deneyimler, yaşadığı olaylar ve ilişkiler, aceleci hareket etmek yerine sabırlı olup zamanın tadını çıkarmakla elde edilir. Önemli olan, hedefe ulaşırken verdiğimiz emekten, yaşadığımız deneyimlerden ve çevremizdekilere olan farkındalığımızdan zevk alabilmektir.